Dijitalleşme, hayatımıza girdiği andan itibaren kuşkusuz pek çok alışkanlığımızı değiştirmeye başladı. Özellikle moda sektörü, dijitalleşme etkilerini en çok hisseden ve yaşatan alanlardan biri oldu. Moda ve teknoloji denildiğinde sadece verilerden, trend olan renklerden, değişen giyim tarzından bahsetmek çok da doğru değil. İnternetin modaya verdiği yönü çok boyutlu düşünmek daha doğru olacaktır. Hepimiz, her gün, parmağımızın ucundaki hayatlara ister istemez tanıklık ediyoruz. Orada gördüğümüz bir tarz, bilinçaltımıza kodlanıyor. Dolayısıyla dijital medyada gördüklerimiz, tercihlerimizi şekillendirebiliyor. Artık pek çok global marka geleneksel medya yerine yeni medyayı daha çok önemsiyor. Sebebi çok açık: 2023 yılında yapılan bir araştırmaya göre; moda markalarının %80’i, Instagram’dan paylaşılan içeriklerin satışların %60’ını doğrudan etkilediğini ortaya koyuyor. Fabrikalardan çıkan bir ürün, birçok kişinin hayal ettiği bir yaşam tarzı haline geliyor. Peki nasıl? Çevrimiçi ortam sayesinde.
Sanal Evrenin Dahil Olmadığı Bir Sektör Düşünülemez
Sanal evren ile birlikte her alanda büyük bir dönüşüm yaşıyoruz. Artık hayatımızda veriler, viral içerikler, dijital showroomlar, influencerlar ve e-ticaret var. Tüm bunları akılcı bir şekilde kullanmayı başaran markalar bugün “moda” dediğimiz olgunun altını doldurmayı başarıyor. Hootsuite verilerine göre, Instagram’da en çok aranan kategorilerin arasında moda markaları yer alıyor. Böyle olunca önemli olan mağazadaki reyon değil, sanaldaki reyon oluyor. Louis Vuitton ve Prada gibi markalar podyum gösterilerinin canlı yayınlandığı ilk #TikTokFashionMonth düzenlemesi, sanal evrenin hayatımızdaki yerini ve önemini açıkça ortaya koyuyor. Daha kapsamlı bir şekilde ifade etmek gerekirse, Fashion United tarafından yakın zamanda yapılan bir araştırmaya göre, moda markalarının %70'i ürünlerini tanıtmak için Instagram'ı kullanıyor ve bu da dijital dünyanın sektördeki önemini gösteriyor.
Bu Ürünü Alanlar Başka Neler Aldı?
Hepimiz alışveriş yapmak için herhangi bir mağazanın sitesine girdiğimizde karşımıza bir noktada şu uyarının çıktığını biliriz: “Bu ürünü alanlar şu ürünleri de aldı.” Bu bir kombinleme özelliği. Peki kombinleri kimler belirliyor, markalar mı? 2010’lu yıllarda dar ve kısa bel pantolonlar çoğu kadın tüketici için göz kamaştırıcı etkiye sahipti ya da bundan beş yıl önce erkeklerde klasik giyimin moda olduğu bir dönem göremezdiniz. Ancak şimdi dijital dünya ile birlikte çoğu giyim markasının pantolon reyonlarında yüksek bel, geniş ve bol pantolonlar görüyoruz. “Oversize” kalıbını hayatımıza sokan markalar olsa da bu kalıpların ayakta
kalmasını sağlayan sanal dünya oluyor. Sosyal medya üzerinden alışveriş yapan insanların %64’ü, moda kategorisinde bir satın alım yapmadan önce reels içerikleri inceliyor. O ürünün, o markanın, o stilin puanlanması ve karara bağlanması saniyeler sürüyor.
Tüketici Güveni İçin Tanıdık Yüzler Önemli
Sanal dünyanın gelişimi hayatımıza bir mesleği dahil etti: Influencer. Markaların influencerlar ile yaptığı iş birlikleri, hedef kitleleriyle kuracağı bağda önemli bir rol oynuyor. Instagram’daki sponsorlu gönderilerin %25’i moda çemberinde. Kalan yüzde, belli sektörler arasında daha dar ayrımlara sahip. Böyle olunca tüm moda markaları kendilerini ifade etmek için tabiri caizse bir elçi seçiyorlar. Oberlo verilerine göre, tüketicilerin yarısından fazlasının (%56) influencerların bir ürünü kullandığını gördükten sonra ürünü satın aldığını gösteriyor. Bu da dijital pazarlamanın kilidini oluşturuyor. Tüketiciyle buluşturacağınız ürün ve fikriniz influencer iş birlikleri sayesinde daha kazançlı bir hale geliyor.
Dijitalleşen Moda
Yeni iletişim türleri kendimizi, sevdiğimiz hatta sevmediğimiz şeyleri bile ifade etme biçimimizi değiştiriyor. Dijital sergi salonları, sanal gerçeklik (VR) ve artırılmış gerçeklik (AR) teknolojileriyle pek çok marka yeni deneyimler elde ediyor. 2022 yılında Prada gibi global ve nitelikli bir marka, Ubisoft ile gerçekleştirdiği bir iş birliğinde, Metaverse aracılığıyla Prada Linea Rossa koleksiyonunu Riders Republic’in sanal dünyasına sundu. Bunun ardından Adidas ve Gucci gibi büyük markalar metaverse platformunda bir dünya kurmak için adım attılar. Yine sanal evrenin modaya etkilerine bir örnek olarak 2021 yılında Iridescence adı verilen dünyanın ilk dijital couture elbisesi 9500 dolara satıldı. Yani, yazının başında da bahsettiğimiz gibi dijital dünya sizi değişime yöneltir.
Peki Ya Gelecek?
Sanal ve moda kavramlarından bahsederken konuyu geleceğe değinmeden kapatmak olmaz. Bunca veri, dijital dönüşüm, yeni trendler bize ne söylemek istiyor? Teknolojinin geliştirdiği hatta değiştirdiği modayı nasıl bir gelecek bekliyor? Şu ana kadar elimizde olan tüm veriler açık bir şekilde ortaya koyuyor ki birileri her geçen gün daha da ileri giderek teknolojiyi modayla birleştiriyor. McKinsey'e göre, yapay zekanın önümüzdeki beş yıl içinde moda endüstrisine 150 ila 275 milyar dolar arasında bir katkı sağlaması, başka bir veriye göre de 2025 yılına kadar sosyal ticaret satışlarının üç katına çıkarması bekleniyor. Bakarsınız, Ellon Musk’ın dünyanın önde gelen isimleriyle yaptığı “yapay zeka defilesi” gibi defileleri de markalarda görmeye başlarız, ne dersiniz?