Bir nesneyi bize yardımcı yapan yani işimizi görmek için kullanmamıza vesile olan şey; onun biçimi, hali ya da ölçüsüdür. Peki ondan maksimum verim almak için bilmemiz gereken şey nedir?
Modern çağın felsefecisi Descartes’ın adını bizlere duyuran ve Anaksagoras’tan bir fikir hediyesi olan düalizm, evrende aslında her şeyin karşıtı ile bir arada olduğunu fısıldar. Zihnimiz bize bunu Yin ve Yang olarak yankılasa da, daha da derinlere indiğimizde aslında biz Big Bang olarak kainatın vuku bulduğu ilk ana kadar gideriz. Bunu beynimizin çalışma prensibinde de görürüz aslında, izafi olarak pasif iki sinir hücresinin sinaps kurarak dinamik bir düşünceyi oluşturması gibi. Yani ikilik kinetik bir eylemdir ve çoğalmayı tetikler. Büyüyen çoğalan bir yapı da genişler ve yeni alanlar yaratır.
Yaşamda karşımıza çıkan yardımcı olgularda da, ki bu her şey olabilir; bir nesne, kişi, fikir veya dijital çağımızda bir yazılım, bu ikilik arayışını devam ettirmeliyiz. Yardımcı bir öğeyi kullanırken, diğer tarafa geçmeliyiz yani tüketen değil, üreten kısma. Bu bize kullandığımız ne ise yüksek verimde kullanmanın yegane yolunu açar ve onun varlık amacını, anlamayı da sağlar.
Peki, işimizi kolaylaştırırken hızlandıracak ve dolayısıyla üretim hacmini artıracak, bir şeyleri kaçırmamızı engelleyecek ve bize yeni zihin kapıları açmaya efor bırakacak yapay zekanın acaba gerçekten üretilme amacını yani varlık maksadını hiç düşündük mü? Bunu düşünürken üretildiği ana gidip algoritmasını yazmaya geçmeden önce nasıl bir anlam mekanizması üzerine kurulduğuna yöneldik mi? Bunun matematiksel formüllerini, istatiksel verilerini yani transformer mimarisini kuran aklın aslında insani bir düşünce yapısı ile düşünme kromozomlarını ona işlediğini fark edebildik mi? Peki eğer yapay zekayı biz programlasaydık ve bizim olmadığımız bir dünyada her şeyi doğru şekilde çalıştırmaya nasıl bir muhakeme yapısı ile yazardık? Yani nasıl senaryo-eylem mekanizmasına bağlardık akışını?
Gelişimine hayalleri ile başlayan insanoğlunun, yapay zekayı en üst seviyede işine entegre etmesinin moleküler yapısı, nasıl çalıştığını anlamaktan geçiyor. Bu yapı insanın düşünce kromozomlarından geldiğinden şu soruları kendimize sorarsak dijital pazarlamada başarılı olabiliriz:
- Yapay zekaya bir görselde neye dikkat edeceğini ve neye bakarak bakış açısını geliştireceğini öğretirdik?
- İçeriğin ön plana çıkarılmasındaki parametreyi ne olarak belirler ve nasıl fark ettirirdik?
- Bir hesabın hangi durumlarda askıya alınması gerekeceğini tespit etmek üzere bir kural yazsaydık bu ne olurdu?
- Aynı hedef kitleye reklamını göstermek isteyen 3 marka olduğunda kime öncelik vereceğini nasıl muhakeme ettirirdik?
- Ya da benzer davranışlar sergileyen tüketicileri nasıl daha derin segmente ettirirdik?
Yani sözün özü yapay zekanın çalışma prensibini belirleyen biz olsaydık, ona neyi, nasıl ve neden yapacağı kurgusunu nasıl kurallar ve öğrenmesinin önünü açardık.